2 Eylül 2011 Cuma

YEREL YÖNETİMLERDE KENT KONSEYLERİ ,BELEDİYE ENCÜMENİ VE YARGI



YEREL YÖNETİMLER
YASA TASLAĞI
ÖNERİLERİ
ÇALIŞMA RAPORU

Av.Nilay Sermi Kökkılınç

    III



YEREL YÖNETİMLERDE KENT KONSEYLERİ,BELEDİYE ENCÜMENİ VE YARGI

Kent Konseyi 5393 sayılı belediye kanunu 76.maddesinde düzenlenmiştir. Kent Konseylerinin çalışma usul ve esasları İçişleri Bakanlığınca oluşturulacak yönetmelikle belirleneceği öngörülmüştür. Bu yönetmelik  yerel yönetimler özerkliğine bağlı olarak İçişleri Bakanlığı yerine Türkiye Belediyeler Birliğince çıkarılabilir.

 Kent konseyleri bana göre kent yönetimine katılımda güçsüzdür. Daha etkin kılınmalıdır.Yürürlükteki kanunda ” Kent Konseyinde oluşturulan görüşler belediye meclisinin ilk toplantısında gündeme alınarak değerlendirilir.” Hükmü yerine “ Kent Konseyinden gelen öneriler ilgili komisyonlarda incelendikten sonra meclisce karara bağlanır “şeklinde  olmalıdır. Böylece kent meclislerinin çalışmaları  olumlu ya da olumsuz belediye meclis kararı olarak ortaya çıkabilmelidir.  Tavsiye kararı olmaktan çıkarılmalıdır.

  Belediye hizmetlerine gönüllü katılım kanunun 77.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede de ilgili yönetmeliğin İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacağı öngörülmüştür. İçişleri Bakanlığı yerine yine  bu konuda da Türkiye Belediyeler Birliği  görev yapabilir.

Belediye Encümeni
5393 sayılı belediye kanunun 34.maddesinde görevleri sayılmıştır.2886 sayılı devlet ihale kanununa göre ihale komisyonu olarak da görev yapmaktadır. Bu görev  Belediye Encümenine ait bir görev olmamalıdır.4734 sayılı yeni bir kamu ihale kanunu vardır.4735 sayılı kamu ihale sözleşmeleri kanunu vardır. Burada  ihale komisyonları görev yapmaktadır. Uzmanlık gerektiren  bir görevdir. Belediye Encümenlerinde seçilmiş Meclis Üyeleri de görev yaptığından  ve bu görevin takdirlik bir içeriği de olmadığından Encümenin görev alanından çıkarılmalıdır.

 Kanunlarda öngörülen cezaları vermek de  belediye encümeni için gereksiz bürokratik ve zaman kaybı yaratan kamu görevlisini de gereksiz meşgul eden işlemler olmaktadır. Kanunlarda öngörülen cezalar çıkarılan yönetmeliklerle standart olup, asgari ve azami limitler içinde takdiri kararlar değildir. Daha çok zabıta işlemlerinden doğan cezalar kabahatler kanununa göre verilmektedir. İmar para cezaları da aynı şekilde imar müdürlüklerinin çalışmasının kanuni sonucudur. Takdiri değildir. Müdürlüklerin cezai işlemleri ita amiri imzası ile muhatabına ulaşabilir. Encümen bir karar organı olduğundan itiraz makamı olarak değerlendirilebilir.

 Yerel Yönetimleri yakından ilgilendiren mevzuat da yeniden şekillenmek zorundadır.

Belediye işlemlerinin yargı denetimi İdare Mahkemeleri tarafından yapılmaktadır. İdare mahkemeleri tüm kamu kurumları için görev yaptığından  sayıları artırılmalı , yerel yönetim işlemlerine özel , İdare Mahkemeleri kurulmalıdır. Danıştay’ın da yükü çok ağırdır. Bölge  İdare Mahkemelerinin sayısı artırılmalıdır. İmar Planları uyuşmazlıkları da Hakem Heyetleri ile çözülebilmelidir.

 Örn:  İzmir’de sadece  dört İdare Mahkemesi bir Bölge İdare Mahkemesi vardır. İzmir Türkiye’nin 3. büyük kentidir.

 Mahkeme kararlarının uygulanması ile ilgili yargıda hükmün kesinleşmesi  beklenmelidir. 2577  sayılı İdari Yargılama Usul Kanununda bu yönde gerekli değişiklik yapılmalıdır. Uygulamada kararların uygulanması ile ilgili yasal 30 günlük süre , yargıda kararın bozulmasına bağlı sonuçlara göre büyük mağduriyetler ve maddi kayıplara neden olmaktadır.