25 Ekim 2011 Salı

Kent ve Sivil Toplum Örgütleri 4













İzmir -Manisa-Kütahya Planı'na yargı şoku


Nilay Sermi Kökkılınç  Yorum

Çevre Ve Orman Bakanlığı' nın yaptığı 1/100.000 lik Kütahya-Manisa-İzmir Çevre Düzeni Planı'na karşı Oda' lardan başka İzmir Büyükşehir Belediyesi ve kendi ilçeleri kapsamında İlçe Belediyeleri de iptal davası açmıştı. 2010 yılı başlarında açılan davada yürütmeyi durdurma kararı 2011 yılı sonunda neredeyse iki yıla yakın bir süreçte verilmiş oluyor. Davanın esası hakkında yargı süreci ne kadar zamanda tamamlanabilir ? hukukçular iyi bilir ! Yerinden yönetim ilkelerine uyulmadığında ,STK ların ve yerel yönetimlerin kent hakkındaki plan kararlarında söz hakkı olmayınca ve kentlere sadece Merkez’den bakıldığında daha önce de belirtmiştik İzmir –Manisa ve Kütahya bir görülebiliyor ne yazık ki ! Bugün ise Bakanlıklar da ikiye bölündü. Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman Ve Su İşleri Bakanlığı oldu. Bana göre kenti kilitlememek adına yapılacak en doğru şey, davanın sonlanmasını beklemeden mahkemenin yürütmeyi durdurma karar gerekçelerini yerine getirmek ve yeni bir Çevre Düzeni Planı yapmak olabilir ancak !

24 Ekim 2011 Pazartesi

Kent ve Sivil Toplum Örgütleri (3)













Kordon'da bulunan işletmeler Atatürk posteri ve Türk Bayrağı'nı tente olarak kullanınca kriz çıktı


Nilay Sermi Kökkılınç  Yorum

Kordon, İzmir simgesi ve kentin günübirlik turizm mekanlarından biridir. Buradaki işletmelerimizin İzmir'in başka mekanlarındaki işletmelerden daha özenli olmaları gerekmektedir. İşletmelerimizin sorunları olabilir.Yetkililer bu sorunlara çözüm üretmek için Oda'larla birlikte çaba sarfetmelidirler. Ancak , Kordon'da işletme sahibi olmak demek , halkdan , kamudan önce gelmek demek değildir. Kamunun menfaatleri önce gelir. Kent estetiği için tentelerle ilgili bir düzenleme varsa ki olmalıdır da, bu kurala işletmeler uymalı; kapalı alanlarda sigara içme yasağına işletme ruhsatları yönetmeliğine ,trafik yönetmeliğine uymalıdırlar. Kaldırım işgallerinin kuralları vardır. İşletmeler kurallara uydukları sürece Valiliğin, Belediyenin, Maliyenin denetimlerinden rahatsızlık duymalarını gerektiren bir neden de kalmaz. Görevini olağanın dışında suistimal eden yetkililer için de yasal başvuru yolları tüketilebilir. Kordon önce kente ve kentliye aittir.

Kent ve Sivil Toplum Örgütleri (2)











İTO Meclis Üyesi  İzmir'in ekonomik olarak geri kalmasına altın sektöründeki yerini kaybetmesine bağladı.Turistlere yönelik büyük altın çarşılarının açılmasını önerdi.


Nilay Sermi Kökkılınç   Yorum

İzmir Ticaret Odası İzmir’in gelişimine önemli katkıları olan bir kuruluş.Başkanı Sn.Ekrem Demirtaş’ı ve Oda Meclis Üyelerini bu anlamda kutlamak gerekir. Kruvaziyer turizmi ,İzmir kent merkezi için özlenen bir turizm hareketi. Bence sadece kuyumculuk sektöründe değil, diğer ticari sektörlerde de turizme uygun kent yapılanmaları gerçekleştirilmeli.Ticaret Odasının bu konuda proje üretmesi takdire değer! Bana göre İzmir'de Kemeraltı tarihi ve yerel kimliği ile turistler için önemli bir cazibe merkezi .Yabancı misafirlerin defalarca ziyaret etmek ve alışveriş yapmak istedikleri mekan daima Kemeraltı oluyor.Bu bölgede restorasyon çalışmaları da her geçen gün kendini daha fazla gösteriyor.İtalya’da Floransa’ya gidenler bilir.Bu kentin sanat dışında kuyumculuk ve çanta pazarında da var olduğunu sokaklarında gezerken fark edersiniz .Kemeraltı'nda olduğu  gibi insanların birbirine çarpa çarpa yürüdüğü ,küçük kuyumcu dükkanlarından ayakta sıra bekleyerek alışveriş yaptıklarına tanık olursunuz.Sokaklarda açık platformlar üzerine kurulmuş tıklım tıklım dolu  çanta pazarlarını görürsünüz. Prestijli mağazalar ,çarşılar yapalım derken kentlerin yerel kimliğini de kaybetmemek , yapılacak projelerde buna özel önem vermek gerektiği düşüncesindeyim.



KENT ve Sivil Toplum Örgütleri (1)












Sivil Toplum Örgütlerinin İzmir öncelikleri için üç parti birleşti


Nilay Sermi Kökkılınç    Yorum

Çeşitli kaynaklarda Sivil Toplum Örgütleri ,resmi kurumlar dışında bağımsız olarak çalışan , politik ,sosyal,kültürel,hukuki,çevresel amaçlar doğrultusunda lobi faaliyetleri yürüten ,ikna ve eylemler yapan ,gönüllülük esasına dayalı ,kar amacı gütmeyen kuruluşlar olarak tanımlanmaktadır. Bana göre, siyasilerin her zaman bir adım önünde olan Sivil Toplum Örgütlerinin İzmir için biraraya gelerek siyasete yön verme çabaları takdire değer.İster beğenin ister beğenmeyin; bundan aylar önce TÜSİAD bir anayasa taslağı hazırlayıp kamuoyu ile cesurca paylaşmıştı.Bu anlamda bir çalışma ortaya koymuş , tartışmaya açmıştı.İzmir 'de ilk toplantının Eylül ayında yapılacağını açıklayarak kent için toplumsal bir adım atan EGEV ,bu organizasyonlarını sürekli kılmalı ,pekçok projesinin gerçekleşmesi ya da tamamlanması için yasal olarak merkezi idareye bağlı yerel yönetimler,akademik bakış açısı için üniversiteler ,daha iyi bir şehircilik ve imar için Mimarlar Mühendisler Odası da bu toplantılara katılmalıdır.Basında tartışılan pekçok konu kent öncelikleri arasında kolayca seçilecektir.Ancak izmir'de yaşayan bir vatandaş olarak ben ,Türkiye'nin 3.büyük kentininin gelişmekte olan ilçelerinde ve gelişmiş ilçelerinde ara sokaklarında mevcut, kabloları sarkmış elektrik direklerinin
yeraltına alınmasını ,can ve mal güvenliği , çevrecilik, şehircilik ve görüntü kirliliği açısından önemli ve öncelikli kent sorunları arasında görüyorum .Bu soruna da ilgililerin ve yetkililerin ciddiyetle yaklaşmasını , STK ların kentin öncelikleri hakkındaki seslerini duyurabilmelerini diliyorum .


19 Ekim 2011 Çarşamba

KENT VE TURİZM


    Gelişen turizm potansiyelinde İzmir ve çevresinde 3.000.000 turist dolaşıyor

    Nilay Sermi Kökkılınç  Yorum


  Merkezi yönetim,yerel yönetim,sivil toplum örgütleri ve üniversitelerin birlikte uyumlu çalışması kentlilere moral verdiği gibi kentin gelişmesine de ivme kazandırmaktadır.Hepsi de aslında  doğrudan ya da dolaylı olarak   kente ve kentliye hizmet etmektedir.İzmir'in turistik kimliğinin öne çıkarılması ve kent yenileme projeleri giderek heyecen verici bir boyut kazanıyor.Kentiçi turizm ve uluslararası organizasyonlar İzmir'e çok yakışıyor.

  İzmir,kentiçi turizme ne kadar hazır ? Bazı ülkelerin turizm konusunda  çok basit uygulamaları vardır. Örneğin  Amerika'nın Boston kentinde turistler için çizilmiş renkli yol çizgilerii turistlere  güvenli bir şekilde kenti gezdirir.  Benzer bir uygulamayı İzmir için düşünecek olursak    örneğin  Alsancak limanından Kemeraltı'na, Agora'ya çizilecek mavi bir çizgi , Alsancak ve alışveriş merkezlerine ,fuara yönlendiren sarı bir çizgi turistin kent içinde güvenli ve kolay dolaşımını sağlayabilir.Geçmişte buna   benzer bir uygulama İzmir'de  uluslararası  bir   spor organizasyonu için yapılmıştı.

  Yön levhaları bir turizm kentinde  çok önemlidir.Levhalar sadece Türkçe değil,  artık evrensel dil olan ingilizce de yazılmalıdır.Kentin turistik planlarını ,kent hakkındaki bilgileri , ulaşım ağlarını, taksi duraklarını, iskeleleri ,otobüs duraklarını gösteren panolar, camekanlı reklam panoları gibi kent merkezlerinde ,tarihi ve turistik alanlarda kurulmalıdır. Kenti süsleyen heykeller hakkındaki açıklamalar, Türkçe ve İngilizce olmalıdır.Kenti anlatan kitapçıklar büfelerde bulunabilmeli ,turizm danışma merkezlerinden edinilebilmelidir.Çok kısa bir süreçte yetkililerin dikkatini çekmek istediğimiz  turistlere kolaylık sağlayacak küçük önerilerimizdir ; bunlar. 

  Tarihi yapıların yeniden değerlendirilmesi ,restorasyonu için kaynak ayrılması ve bu yapıların turizme kazandırılması sevindiricidir.Ancak, kent içindeki yüksek katlı otoparklar ciddi bir kirlilik oluşturuyor .Bu anlamda hem Konak'taki restorasyon çalışmaları sürdürülen tarihi binalara yakın katlı otoparkın hem de Agora önündeki İkiçeşmelik'te bulunan katlı otoparkın yeraltına alınması ve ortaya çıkacak açık alanın da yeşil alan olarak kente kazandırılması gerektiği düşüncesindeyim.

   Türkiye'nin batıya açık yüzü ve 3.büyük kenti olan İzmir'in en büyük problemlerinden biri çarpık yapılaşma ve göçe bağlı gecekondular malesef ! İzmir'de iki ayrı kent birarada yaşıyor ;denilse yeridir. Gecekondu sözcüğü ,dolmuş sözcüğü gibi artık uluslararası bir sözcük halini almış! Yabancı misafirleriniz varsa ya da yurtdışında Türkiye'yi ziyaret etmiş yabancılarla karşılaştığınızda size mutlaka ülkemizdeki gecekonduları sorarlar.Elinizden geldiğince gecekonduyu , sebeplerini ve kent yenileme projeleri kapsamında mücadele edildiğini anlatmaya çalışırsınız.

    İzmir Büyükşehir Belediyesinin bu anlamda kent yenileme  ve tarihi mekanları kazandırmaya yönelik çalışmaları beni bir vatandaş olarak en çok mutlu eden çalışmalardır. Bu çalışmalara ivme kazandırmak için hükümetten de destek gelmeli, istanbul ve Ankara'da olduğu gibi özel yasa çıkarılmalı, maddi destek sağlanmalıdır.

   Yine,  bu bölgelerde yaşayan insanlarımızın mağdur edilmemesi ve yaşam standartlarının iyileştirilmesi de ayrı bir önem taşımaktadır. Aslına bakarsanız ; ülke genelinde çarpık , dağınık bir yapılaşma ve imar problemimiz var. Kentlerimiz ,köylerimiz plansız ,kent estetiğinden yoksun gelişiyor. İmar Yasası 1985 tarihlidir ;ancak çok yetersizdir  ! Kent içindeki yerleşik imar problemlerine bile cevap vermemektedir. Bu konuda yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğu çok açıktır.Herşeye rağmen Büyükşehir Belediyesinin bu konudaki çalışmalarını kesinlikle takdire değer buluyorum.

18 Ekim 2011 Salı

KENT SİMGELERİ

taj mahal
                            İzmir müftü vekili İnciraltına  kentin simgesi dev cami yapılsın dedi


                   NilaySermiKökkılınç        Yorum

    İbadet yerlerimiz ,mezarlıklarımız çağdaş ve sosyal ihtiyaçlara uygun inşaa edilmeli ,manevi dünyaya hizmet ettiği dikkate alınarak elbette hakettiği saygın görünüme sahip olmalıdır. Ancak ibadet yerleri ,bana göre tarihi değeri yoksa kentlerin temsili olarak değerlendirilemez. Bunun için Avrupa’dan verilen kilise örneklerini yanlış buluyorum. Avrupa’da kent temsili olan kiliseler tarihidir ve çoğu dinin toplumda egemen olduğu ortaçağda yapılmıştır. Paris ,Barcelona, Roma ,Prag ,Köln gibi kentlerde örnekleri vardır. Amaç kent temsili ise eğer, İzmir Kemeraltında da tarihi değeri olan çok güzel camilerimiz vardır. Restore edilerek turizme kazandırılabilir ; kentimizi temsil edebilir.

      İstanbul ve Ankara ‘ya gelince , son on  yılda çok fazla ve büyük camilerin yapıldığı  açık bir şekilde  farkedilmektedir. Hatta İstanbul Kadıköy Göztepe' de bulunan büyük park alanına bile 2005 yılında büyük bir cami yapılmak istendiğini , çok tepki alınca bundan vazgeçildildiğini biliyoruz

      İnciraltında ise İzmir Büyükşehir Belediyesi büyük bir rekreasyon alanı yaptı.Şehir plancısı değiliz ama Sn.Müftü Vekilinin bahsettiği şekilde bir cami yapmak için bu alan hiç uygun değildir. Expo 2020 nin amaçları ile de uyumlu değildir. Daha da önemlisi laik ülkelerde tarihi  değeri olan ibadet yerleri  dışında kalan ibadet yerlerinin kent temsili yapılar olarak değerlendirilmesi fevkalade yanlış olur !